23.04.2012

23 Nisan Neşe Doluyor İnsan(!)


Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, yurdun her yerinde büyük bir coşkuyla kutlandı. Yani öyle olduğunu ümit ediyorum. Günün büyük bir kısmı gitti sayılır ama ona rağmen bu yazıyı yazmak istedim, kendi adıma olmasa bile bugün ilk defa çocuk bayramı olduğunu hissettim. Gerçi çocukluktan terfi edeli baya uzun bir zaman oldu ama olsun benim içimdeki velet hala küçük bir çocuk...

23 Nisan'ı bu yaşıma kadar hiç sevmedim, cidden. Ve benim gibi sevmeyen çok kişi olduğunuda biliyorum. Çocuklara adanan bu güzel günü yalnış anlayıp, küçücük elleri soğukta donduran yada sıcakta pişmelerine neden olan sevgili büyüklerimizi ve anlamsız bulduğum bir çok uygulamayı burda izninizle yad ediyorum! Dediğim gibi bugün bir çok il, ilçe ve köyler de törenler falan yapıldı. Ama içlerinden bir büyük çıkıpta çocuklara ne istediğini sormadı! ''Koreografiler hazırlandı, müzik ayarlandı, kostümler tamam o zaman haydi bakalım birinci sınıflar kağıtta gösterilen hareketlerin aynısı yapıcaz. Önümüzde daha bir ay var çocuklar sıkılmak olur mu. 6. ve 7. sınıflar da stada gidecekler, yarınız pankart tutup diğer yarınızda dans edecek. İş bölümü yapıldığına göre haydi bakalım 23 Nisan'ınız kutlu olsunnnn'' Ben bana dayatılan bir şeyi çok çabuk kabullenmem en azından direnirim. Bu yüzden öğretmenimden çok azar yemişimdir. Mesela bu koreografiler, o kadar saçma hareketler vardı ki müziğe uymayan. Bende arada kafama göre takılır farklı şeyler yapmaya çalışırdım. Hem müziğin ritmine uygun hemde bizim yapabileceğimiz basit ama şık hareketler. Öğretmenim sağ olsun daha ne yaptığıma bakmadan azarlamaya başlardı. Eee kadın haklı ne de olsa uyumu bozuyorum, ortada bir kural varsa uyulacak!


Ulan şu stad ve pankart kelimelerini duyunca bile tüylerim diken diken oluyor. Şu pankart açma olayı karşıdan izleyenler için gayet eğlenceli ve renli bir olay gibi görünüyor ve ortaya cidden çok hoş resimler çıkıyor. Ama işin aslı biraz uyuz. Gelen konukların görmeyecekleri bir yere yerleştiren bir amca karşıdan çocuklara bazı işaretler yaparak hangi pankartları, ne zaman, hangi rengi, hangi sırayla açıcağını gösteriyor. Benim zamanımdaki işaretçi amca pek bi bağıtkandı daha dün gibi hatırlıyorum, bir kişi bile yalnış pankartı kaldırsa okulun ismini söyleyip bir güzel haşlardı bizi. Sadece bir kartı kaldırıp indirmek için bir ayını heba ettiğine mi yanasın, o gün için 23 Nisan'a dair tek hatırladığımın karton kokusu ve bomboş bir karton parçası olmasına mı yanayım, amcanın korkusundan gösteriyi izleyemediğime mi yanayım, sıcağın anlında saatlerce piştiğime mi yanayım...
Neyse işte kısaca bu gibi zoraki törenlerin %80'ini saçma ve gereksiz buluyorum. Evet çocuk bayramı kutlanmalı ama bu kutlama büyüklerin değil gerçek sahiplerinin yani çocukların istediği gibi yapılmalı. En azından yapılmaya çalışılmalı. Yalnış hatırlamıyorsam geçen sene 23 Nisan kutlamaları soğuk bir güne denk gelmişti, stadın ortasında saatlerce (devlet erkanını) bekleyen ana okul öğrencilerini çok net hatırlıyorum. O soğukta resmen donmuşlarıdı, öğretmenleri ısıtmaya çalışsada nafile hatta bir kaçı ağlamıştı bile. Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği bayram bu olmasa gerek!

Diğer kafama takılan bir konuda her 23 Nisan da çocukların makam koltuğuna oturtulmaları. Bu gelenek nereye dayanıyor yada ilk kim çıkartmiş cidden merak ettim. Ulan çocuğu oraya oturtturupta ''Hadi bakalım yavrum ver emirlerini abilere'' deyipte önceden çocuğa ezbettirilmiş sözcükleri duymak ne kazandırıyor bu insanlara hala anlayabilmiş değilim yada anlamamazlıktan geliyorum neyse.
Çocukları bir kendi haline bırakın gezsinler, arkadaşlarıyla top oynasınlar, ip atlasınlar tatilin keyfini çıkarsınlar. Bürokrasiyse yine yapın abicim ama çocukları ortada tırpalayarak değil dozunda. Ve mümkünse törenlere geç gelen devlet büyükleri yüzünden çocukları saatlerce hava şartlarıyla mücadele etmek zounda bırakmayın. Yazıktır! Hiç kimse kimsenin keyfini beklemek zorunda değil, bir tören yapılacaksa verilen tam saatinde yapılır ve biter bu kadar basit.

Bu kadar iç karartıcı sözler yeter dimi şimdide size bugün izlediğim güzel bir olayı söyleyeyim. En başta demiştimya 23 Nisan olduğunu hissettim bu günün diye işte o olayın mimarları Evim Şahane ekibi. Evim Şahane tahmin ettiğiniz gibi evini yenilemek isteyenler için yapılan bir program. Bir öğretmenin başvurusu üzerine ekip çocuk bayramı olması sebebiyle de bu hafta bir okulu yeniledi. Böyle programları sevmem ama ilk defa televizyonun başına geçip baştan sona kadar izledim ve bayıldım. Okul Türkan Şoray’ın 1967 yılında çekilen Bir Dağ Masalı adlı filmde Murat Soydan’la birlikte başrolde oynadığı ve bir öğretmeni canlandırdığı Gümüşdere İlköğretim Okulu. Okul yılların verdiği ağırlıkla baya eskimiş ama ekip tam altı günde resmen baştan yenilediler, bayıldım ya. Bence böyle bir günde çocuklara verilebilecek en güzel hediyeydi. Her şey çocukların sağlığını ve rahatını düşünülerek yapıldı aynı zamanda onların oyun alanları daha güvenli bir hale getirildi, tek kelimeyle bayıldım. İşte ya budur dedim! Bilmem hangi lüks dairenin bilmem kaçıncı odasını yenileyene kadar, ki bu beni ilgilendirmez sadece misal diyorum, böyle derme çatma okulları, kütüphaneleri, bakım evlerini vs yenileyin. Emin olun modayı takip eden kadar sosyal sorumluluk sahibi bireylerde çok fazla, yani reytinginize bir zeval gelmez.


Yine çok konuştum kısa kesicektim halbuki. Umarım söylemek istediklerimi doğru telaffuz etmişimdir ve yalnış anlaşılmam.  Benim herkese özelliklede öğretmenlere ve siyasetçilere saygım cidden sonsuz ama işlerini mantık çerçevesinde, adil, doğru ve severek emek verdiklerinde onları daha bi ayrı seviyorum;)) Benim düşüncelerim bunlar ister kabul edin ister etmeyin size kalmış;) Herşeye rağmen bütün çocukların ve çocuk kalanların 23 Nisan çocuk bayramı kutlu olsun ayrıca 92 yıllık meclisimiz daim olsun. Sağlıcakla kalın canlar...

2 yorum:

  1. söylediklerine katılıyorum 23 nisan çocuklar için bir eziyet olabiliyor.

    ama öğretmenlerin pek bir şey yapma yetkisi yok şu kısa öğretmenlik yaşantımda gördüm emirler büyük yerden memur olmak başka dert kanunlara uyman verilen görevi yapman gerekiyor.

    idareci önemli biz mesela dünya kadar gün kutluyoruz yeri geliyor. hiç bize soran yok.

    23 nisanda görevli değildik ama 19 mayıs bizi bekliyor bakalım eğitim sistemimiz otursa bir düzelir mi acaba bir şeyler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkemiz bürokrasi ve hiyerarşi üzerine kurulu o yüzden bu gibi sorunlar bütün mesleklerde malesef var. Ama ben öğretmenler yönetime başkaldırsın demiyorum ki sadece biraz daha özgün olabilirler diyorum tabi isterlerse.
      Zati bizden geçtim, büyükler an azından kurallar var uymamız gerekiyor deyip bir sürü abidik gubidik şeyleri eli mahküm yapıyoruz ama bunun gerekliliğini bir çocuğun anlaması beklenemez. 2 yıl çocuklarla iç içe olduğum için böyle bir yazı yazma gereği duydum, ülkemizde malesef çoğu kimse istediği, sevdiği mesleği yapamıyor. Bu da insanların oldukları meslekte verimsizliğe itiyor, mevzu yine devlete ve eğitim sistemine dayanıyor. Bu gibi sorunlar ülkemizde elbette çözülecek ama şu anda yaptıları gibi eğitim sistemini deneme yanılma yöntemiyle oturtmaya çalışmalarıda ayrı bir mevzu, arada kaynayan binlerce genç için(bende dahil) üzülüyorum cidden. Neyse bu kadar karamsar olmanın alemi yok dimi:)Bazen bardağın dolu tarafınıda görmek gerekir. Türklerin ana felsefesi bu ne de olsa.

      Sil

[Bilgilendirme: Saygı sınırlarının çiğnenmemesi adına gönderilen yorumlar yönetici onayından sonra yayınlanmaktadır.]

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...