31.05.2012

Blog Röportajları (Mim)

Son zamanlarda blogta ne kadar da aktifim dimi ama, aman aman nazar değmesin maşallah bana:) Bu sefer de bir mim yazısıyla karşınızdayım, şeker blogger Harmony beni burdaki yazısında mimlemiş. Soru cevap tarzında beklediğimden farklı sorulara sahip bir mim. Gerçi bu mimi cevaplamaktan ziyade soru soran taraf olmak isterdim, yinede teşekkür ederim canımcım;)

1. Blog deyince aklına ne geliyor?

En etkili stres atma aracı! Özellikle de şu günlerde mutlu olduğum, kendim olduğum tek yer blog. Başlarda öylesine açmıştım ama zamanla bağımlısı oldum buranın. Yeni şeyler öğrenmek, onları seninle aynı zevklere sahip başka insanlarla paylaşmak, yazmak, okumak, konuşmak düşündüğümden çok daha güzel bir duygu. Hele de benim gibi Türkçe özürlü birinin blog yazması, en azından araklamadan kendi çapında yazmaya çalışması ve yazdıklarının sevildiğini bilmesi! Şu anda blog deyince bu duygular aklıma geliyor, ee insan başka ne ister ki;)

2. Sence bloglarda en çok ne paylaşılıyor?

Herşey:) Aşırı derece de genel bir soru olmuş o yüzden ''Bloğunda en çok ne paylaşıyorsun?'' şeklinde değiştiriyorum bu soruyu. Eski bloğum daha çok dizi-film üzerine kuruluydu, o sıralar durmadan bir şeyler izlediğim için bunları hemen bloğa aktarıyordum. Ama şimdi her telden çalıyorum, dizi-film konusunda daha seçiciyim sadece çok sevdiklerimi blokta yazmaya çalışıyorum zaten diğerleri için vaktimde yok. Artık bloğum sadece dizi-film ve ost'lerden ibaret değil; farklı şarkılar, farklı yetenekler, anime ve mangalar, yeri geldiğinde ülke gündeminden de bahsediyorum. Sanırım bu uzun zaman aynı şeyleri yazmanın verdiği bir sıkılganlık  o yüzden uzakdoğuya sadık kalmak şartıyla farklı şeyler yazmak istiyorum, özellikle de ülkemmde olup bitenler hakkında. Çok şey istiyorum ama hiç birini yazamıyorum oda ayrı bir konu:)

3. Paylaşımda bir sınır olmalı mı?

Kimin neyi sınırladığına bağlı! Burası demokratik bir ülke (en azından anayasamızda öyle) insanlar düşünceleri, isteklerini, istemediklerini özgürce haykırabilmeli. Çevremizde maske takılıp söylemek istediklerini değilde ezberletilenleri söylemek zorunda kalan milyonlarca insan var zaten en azından bloglar özgür olmalı. Ha derseniz ki namahreme bile el uzatılmış, sınırlama getirilmişken bloglar nasıl özgür olucak derseniz ona bir lafım yok. Amaaaaa sırf insancıklar paylaştıklarında özgür olacak diye küçük bir çocuk ağlatılıyorsa işte o noktada özgürlüğe sert bir çelme takarım. O yüzden evet sınır olmalı ama bu sınır kime neye göre, işte en büyük sorun bu bence.

4. Sence neyi paylaşırsa bir insan aşırıya kaçmış olur?

Çocukların saflığına leke süren her türlü paylaşım. Helede son zamanlarda çocuk istismarı hakkında okuduğum haberlerden sonra bu konu iyice kafama takılır oldu. Malesef çoğu insan(!) bizim gibi masum düşünmüyor. Bu da en çok çocuk ve kadınların zarar görmesine neden oluyor o yüzden insannın insan gibi yaşama hakkını zedeleyen herşeye sınır getirilmeli. Bu sınırı kim getirecek o da ayrı bir muamma; daha doğmamış bir bebeğin hakkını savunurken, 13 yaşındaki bir evladı diri diri mezara gömenler mi? Hıh...

5. Blogunun ismi nereden geliyor ve hangi konularda yazıyorsun? 

Bundan uzunn yıllar önce msn adresi alırken ortaya böyle abidik gubidik bir isim çıktı:) Şimdi pek hatırlamasamda güzel bir isim yazmıştım ama sistem kabul etmeyince her bişeyi denedim, en sonunda adresim Kore Delisi oldu. Bloğu ise dediğim gibi öylesine açmıştım oyüzden ismini ne olduğu hiç önemli değildi, en azından o an için. bi süre sonra değiştirmeyi çok çok istedim helede bloğum kapandıktan sonra. Ama eski takipçilerim olurda arar bulamaz diye yine aynı adla bloğu açmak zorunda kaldım. Sevsemde sevmesem de bu ad üstüme yapışıp kaldı, kendileriyle düşe kalka gidiyoruz işte;)

6. Benim blog yazarlığım hakkında ne düşünüyorsun?

Hemen itiraflara başlayayım:) Normal şartlarda yaşını duyduğumda ve benim yaşımla kıyaslandığında ister istemez bir mesafe olması gerekir. Ama yazılarınla, üslubunla, Türkçeyi bu kadar düzgün kullanmanla bu mesafe açılmadan kapandı;) İyiki blog açmış dediğim insanlardan birisin Harmonycim, üslubun o kadar tatlı ki yanaklarını sıkasım geliyor^^

7. Blogumu takip ediyor musun? İtiraf et. ;)

Evet, tabiki takip ediyorum ayıpsın:)

8. Bloguma 10 üzerinden kaç puan verirsin? Gelecek için bana tavsiyelerin neler?

İlk aklıma geleni söyleyeyim. Takip ettiğim blog yazarlarından kim olursa olsun hepsine on üzerinden on verirdim. Baştan savma bir yazı için bile saatlerce emek harcayan, çalmadan sadece kendi düşüncelerini yazabilen bütün bloglar benim nazarımda on numaradır.

Tavsiye değilde istek diyelim; bir yazında kendi yazılarını çok samimiyersiz bulduğunu söylemiştin ama ben aksini düşünüyorum, benim okuduğum Harmony yazıları gayet içten ve doğaldı. Böyle yazmaya aynen devam;)


Bu yazıda bitti sonunda, gerçi beklediğimden daha zevkliydi. Haftalardır dolduğum bir çok konuyu alakalı alakasız araya sıkıştırdım ama olsun çaktırmayın siz;) Gelelim bu mim paslamaya, ha şimdiden söyleyeyim çingular bu mimi yapmak zorunda değilsiniz zira acaip soruları olan bir mim ama cevaplarsanızda sevinirim hani:) Bunu Sevdim, Lee, Makinosev, Kore Aşığı sizleri seçtim çingular hepinize kolay gele;)

30.05.2012

3 İdiots - Böyle Aptala Can Kurban:)


Selam millet, bugün size uzun zaman önce izlediğim ve deli gibi sevdiğim bir filmden bahsedicem;  3 Idiots... Eminim bu filmi izlemiş yada en azından ismini duymuşsunuzdur. Duymadıysanızda şimdi görün duyun, izleyin, sevin, sevdirin;) Zira işin içinde Aamir Khan gibi bir faktör var sevmemek imkansız. Filmi daha ilk izlediğim de blokta paylaşıcaktım ama bir türlü nasip olmadı, bir de sevdiğim şeyler hakkında sayfalarca şey yazıyorum ama hepsini bir araya getirmeye erindiğim için taslaklarda çürüyor. Allah'tan Aamir Khan aşkım depreşti de oturup 3 Aptal'ı tekrar izledim, bu sefer kesin yazmaya karar verdim kesinlikle bloğumda olması gereken bir filmdir kendileri;) Bu arada Aamir Khan'ın Yerdeki Yıldızlar isimli bir başka filmini daha blogda paylaşmıştım onuda izleyin canlar. Hint filmleri serüveni bu gidişle uzun süre devam edicek gibi görünüyor;)

Öncelikle bu güzelim filmden haberdar olmayanlar yada henüz izlememiş olanlar için konusu kısaca: Hindistanın en iyi mühendislik okuluna kapak atan üç kafadarın başından geçek olayları espirili bir şekilde anlatılmakta. Aslında bizim ülkemizde de benzer sorunları olan eğitim sistemini ve bu sistemle yetiştirilen geleceğin gençlerini (yarış atları mı demeliydik!) bir güzel irdelemektedir. Film 2009 yapımı, 160 dakikalık, romantik-komedi-dram gibi bir çok türü içinde barındıran bir Hint filmidir. 

 Ben bu filmi çok sevdim be öyle böyle değil. Bu üç kafadar anlatmak istediklerini sözleriyle, haraketleriyle öyle iyi anlatıyorlar ki üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin filmdeki sahneleri ilk günkü gibi hatırlıyorsunuz. Her çıkmaza girdiklerinde Ranço'nun tekrardan bir kapı açması, Fahran'ın herşeye gülen yüzü, Raju'nun her kötü birşey olacakmış gibi tedirgin durması... Hepsini sevdim yahu!


Ranço (Aamir Khan)

''Ben size mühendisliği öğretmiyorum, 
nasıl öğretileceğini öğretiyorum!''

''Sonuçlar böyle ifşa edilmemeli bence.
Neden birinin başarısızlığı herkese ilan ediliyor ki? Eğer demir eksikliğiniz varsa, doktor size bunun için ilaç mı yazar, yoksa bunu televizyona mı verir?''


 Farhan (R. Madhavan)

''...Ve kaderim belli olmuştu,
ne olmak istediğimi kimse sormadı''

''Büyük bir ikilemdeydik; arkadaşımızı mı avutsaydık, annesini mi teselli etseydik?
Salla dedik bizde ve süzme peynire odaklandık''


  
 


  
Raju (Sharman Joshi) 

''Arkadaşınız başarısız oluyor, üzülüyorsunuz.
Arkadaşınız birinci oluyor, daha çok üzülüyorsunuz...'' :)
Karakterleri tek tek tanıtmak anlamsız olur zira onlar anlatılmaz izlenir cinsten varlıklar. O yüzden sevdiğim bir iki sözlerini ekledim. Filmin genelinde daha bunlara benzer bir çok konuşma geçiyor hani deriz ya ''taşı gediğine koyma'' bunların ki aynen o hesap. Çoğu replik birbirinden anlamlı ve dantel gibi işlenmiş güzel sözlerdi.

Hint filmleriyle özelliklede bu filmle ilgili aklıma gelen bir iki noktaya değinmek istiyorum. 3 Aptal, Bollywood dünyasına karşı olan bir çok önyargıyı yıkan bir yapım oldu bence. Neler mi onlar ilk aklıma gelenleri sayayım hemen:
*En başta yaklaşık üç saatlik bir filmin sıkıcı olacağına dair olan klişeleri. Bir saatlik filmde dahi uyuklamaya başlayan arkadaşlarım bile ayıla bayıla izlediler filmi ve üç saatin nasıl bu kadar çabuk geçtiğini kimse anlamadı.
 *Hint filmlerini yarısınına yakınını biliyorsunuz ki şarkılar ve danslar kaplar. Bazı filmlerde de cidden çekilmez oluyorlar ama en azından Aamir Khan filmlerinin hiç birinde şarkılar yada danslar göze batmadı. Hatta melodilerle, şarkı sözleriyle filmin tamamlayıcısı oldular. Sevdik... (Not: Adamın kendine zaten hayranımda sesinede ayrı bi bitiyorum be:))
*Sonracıma özellikle de bu filmde konu çok iyi seçilmişti. Bir çok şey hayatın içindendi okul yönetimi, öğrenciler, espiriler, para sevdası, kariyer derdi, geçim sıkıntısı...
*Başka bir klişe ''hintliler pek bi kara kura, hiç çekici değiller ne bileyim izliyesim gelmiyor'' huuu hanım hanım sen ne diyon yahu! Aamir'cikim filmde 20 yaşındaki bir delikanlıyı canlandırıyor o yıldaki gerçek yaşını söylesem dudağın uçuklar be. Hele Ghajini deki kas yumağı halinden hiç bahsetmiyom bile:)
*''Bollywood mu ıyyy'' böyle diyenlerin çoğu hint filmi sevdalısı olup çıkıyor,o yüzden susuyorum.

Son olarakta filmdeki birbirinden güzel şarkıları mutlaka dinleyin canlar ben şimdilik filmin açılış şarkısını ekliyorum. 

 
...Düşe kalka aldırmasızca yürüdü durdu.
Biz düşünürken yarını, o bugününe baktı...

Birbirinden güzel ve eğlenceli şarkılar var ama eklemicem. Film hakkında bu kadar açık verdiğim yeter gari. Aslında taslakta daha uzun bir yazı vardı ama hala izlemediyseniz burda zaman kaybeymeye hiç gerek yok, direk filmi açıp izleyin... Özgür ruhlu Ranço'yu ve iki aptal arkadaşının komik dünyasını hala izlemediyseniz büyük hemde çok büyük kaybınız var demektir!  İzleyin izlettirin canlar;)  Ben deniz sağ elimi kalbimin üzerine koyup ''Ol iz velll'' nidalarıyla ufaktan kaçar, hepinize iyi günler;)

26.05.2012

Çatı Katı Prensi Saraya Döndü!

Son haftalarda kaçırmadan takip ettiğim tek dizi olan Rooftop Prince sonunda final bölümünüde yayınladı ve biz kdrama severlere veda etti. Dizinin tanıtımını falan daha önce buradaki yazımda yapmıştım o yüzden hiç o konulara takrardan girmicem. Sadece dizi hakkında içimde kalanları söyleyip gidicem;) Bu arada çok salak bir başlık yazdım farkındayım ama idare edin aklıma başka hiç bişey gelmiyor:)

Not: Eğer diziyi izlemediysen ve izlemeyi düşünüyorsan o zaman bu yazıyı okuma;)

Öncelikle hala bu diziyi izlemeyen kaldı mı? Eğer hala varsa bırak yazıyı okumayı direk diziyi açıp izlemeye başla derim... Yeni çekilen ve hala daha çekilmekte olan bir çok diziye göz attım ama sadece Çatı Katı Prensi'nin tiryakisi oldum. Çok eğlenceli aynı zamanda merak unsurunun yüksek dozda olduğu bir diziydi. Tabi diziyi bu kadar çok sevmemde ve dizinin bu kadar çok tutulmasında oyuncularım çok büyük katkısı vardı. 


Ha Ji Min gerçekten çok yetenekli ve deneyimli bir oyuncu. Kadını daha önce de izlemiştim ama burda ayrı bi sevdim Pak Ha rolünü iyi kıvırdı, duygu geçişlerini falan tam dozunda verdi. Seviyorum bu kadını ya girdiği her role ayak uyduruyor...


Yoochun! Hep diyorum ciddi roller sana yakışmıyor diye, oğlum bir kere ciddi olmak senin doğana aykırı. Gerçek hayatta her saniye gülen, şebeklik yapan birini dizilerde somurtuk görmek benim gibi saftiriklere ters tepki yapıyor galiba. Yoochun her ne kadar duygusal sahnelerde oyunculuğunu sergilese de çocuğun yüzünü görünce gülesim geliyor napayım. Hele de bu diziden sonra ağzıyla kuş tutsa ciddiye almam bu çocuğu:)) Şimdi ister istemez prensimizin oyunculuğunu diğer dizileriyle kıyaslıyorum. Sungkyunkwan Scandal da tamam iyidi hoştu ama açıkçası orda pek bi eğrelti durmuştu. Şahsen ben o dizide diğer oyuncuları sevmiş bizim oğlanı ister istemez göz ardı etmiştim. Her ne kadar SS de dizi boyunca odun gibi durduysa Rooftop Prince de bir o kadar harika oyunculuk segiledi. Mimikler, ses tonlamaları, hareketleri vs herşeyiyle on numara bir karakter çıkardı ortaya. Sevdim hemde çok sevdim seni çohaaaa:)
 

Üç kafadarlar! Ah siz ne şekersiniz yahu. Genellikle dizilerde başrol oyuncuları göz önündedir yan karakterler sadece zaman doldurmak için bir araçtır. Ama bu dizide bu üç kafadar olmazsa olmazdı. En çok güldüğüm yerler bunların oldukları sahnelerdi. Her biri karakterini kusursuz oynadı, oyunculuklarını çok sevdim. Bundan sonrada bu üçlüyü takip etmeye devam edeceğim, umarım yeni bir komedi dizisinde iyi bir rolle karşıma tekrar çıkarlar.


Hong Se Na & Yong Tae Moo...  İçimden şöyle okkalı bir küfretmek geçiyor ama ne benim kişiliğime yakışır ne de bloğumu bu ikisi yüzünden kirletmeye değer, o yüzden direk üç nokta (...) koyuyorum siz anlayın:) Bilerek resimlerini eklemedim hatta tanıtım yazısından da kaldırsam mı ki bu pisliklerin resmini:) Ben bu şahsiyetlere bu kadar sinir olmam onların iyi birer oyuncu olduğunu mu gösterir? Hımm sanmıyorum çünkü Tae Moo'yu canlandıran arkadaş bana göre dizideki en acemi isimdi. İfadeleri falan pek bi donuktu, dizide oyunculuğunu sevmediğim tek bu çocuk vardı desem yeridir. Se Na'yı canlandıran arkadaş biraz daha iyiydi,  en azından mimiklerini kullanmaya çalışıyordu kadın. Özelliklede korkması gerektiği sahnelerdeki vücut hareketlerini iyi kullandı. Bu ikiliye asıl sinir olmamdaki neden dizideki rolleriydi bence. Yani düşününce kötü karakterlerin alasını ortaya çıkarmışlar. Bi tanesi tek bir yumruğuyla önüne geleni öldürüyor ötekinde de yalan-dolan ne ararsan var. Dizinin ana fikri şu olsa gerek, bizdeki ''insan yedisinde ne ise yetmişinde de o dur'' atasözünden yola çıkarak ''insan geçmişte nasılsa 300 yıl sonra da aynıdır değişen sadece zamandır'':))




Gelelim finale; pek çok şey istediğim gibi olamadı, senarist beni çok şaşırttı. Tamam finali berbat etmedikleri için çok mutluyum ama böyle bir sonla bitince de biraz garip oldum. Ne bilem başta zaten ''ne yani bitti mi?'' gibi tepkiler verdim. Ama şimdi oturup düşününce de adamlarda haklı, böyle karışık bir diziyi başka nasıl sonlandırabilirler di ki? Kafasında mantıklı bir son yazan var mıydı? 



Beni en çok şaşırtan  Bu Yong'un ölümü oldu, doğrusu böyle bir olasılığı hiç düşünmemiştim. Anlaşılan pembe gözlüklerimi takmış mutlu sonla bitecek diye kendimi kandırmışım. Oysa senarist prensi 300 yıl bekletmeyi çoktan kafasına koymuş da haberim yok:( Neyse yine de herkes er yada geç muradına erdi gerçi bende içine Lee Gak kaçmış Tae Yong ile kalakaldım ama olsun bunada şükür:) Son olarak yirmi bölümdür ne olabilir acep diye düşündüğüm bilmecenin cevabını beni o kadar süründürdükten sonra  yirminci bölümde söylediniz ya alacağınız olsun! 

Bir diziyi daha bitirdik! Hımmm sanırım bu yazı dizi bittikten sonra hakkında ikinci kez yazdığım ender dizilerden biri oldu.  Eringeçliğimi bir kenara bırakıp kolay kolay ikinci bir yazı yazmam kıymetini bil Rooftop Prince;) Aslında yazıya başlamadan önce aklımda söylemem gereken bir yığın şey vardı ama hepsi uçup gitti, o yüzden bende gidiyorum:)

Başka bir yazıda görüşmek üzere 
sağlıcakla kalın;)
 

16.05.2012

Junsu – Tarantallegra !!!

Omoooo bizim oğlanın içine şeytan kaçmış!!!


Junsu'nun bir solo albüm çıkaracağını biliyordum ama sadece o kadar. DBSK grubundan ayrıldıktan sonra bile tarzını değiştirmediği için pek farklı birşey beklemiyordum açıkçası. Hele Junsu'dan hiç beklemiyordum... Ben sadece o sevdiğim kadife sesiyle söylediği güzelim şarkıları bekliyordum. O yüzden ne albümün tanıtımlarına baktım ne de yazılan yazılara ki zati zamanımda yoktu o da ayrı bi konu. Neyse efenim ben bu yazıda JYJ grubuna yeni katılan üyeyi tanıtmak istiyorum kim mi; Şeytan Junsu:)) Şaka bir yana çocuğu öyle bir tepe taklak etmişler ki eski halinden eser yok. Kaç saattir klibi izliyorum ama hala sindirebilmiş değilim. İlk izlediğimde nasıl bir şok yaşadıysam artık şarkıyı dinleme faslına geçemedim. Hala klipte takılıp kaldım... Annem ne yaptılar sana böyle! Bizim bildiğimiz sevimli, saf, bir şekere tav olan gerçek Junsu nereye gitti? Valla bunları düşündükçe kalbim daralıyor:)

Junsu'nun ilk solo albümü olan Tarantallegra 14.05.2012 itibariyle tam olarak yayınlandı. Albümde bir çok şarkı bulunuyor ama ben öncelikle albüme de ismini verdiği çıkış parçası olan Tarantallegra ile devam edicem. Daha sonra diğerlerine inşallah sıra gelicek:) Öncelikle izlediğimden beri kafamı allak bullak eden klibi ve yeni Junsu'yu izleyelim bende bu sırada kendime geleyim, hemen ardından yorumlara geçelim.

Xiah (준수) Junsu – Tarantallegra


 Klibin başındaki taht sizede bir yerlerden tanıdık geldi mi? Evet evet benimde aklıma direk BigBang'in Fantastic Baby klibi geldi. Problem yok Junsu sende benim gözümde kralsın:)



Bilemiyorum Junsu'nun o saf hallerini bildiğimden midir nedir bu klip bana baya ağır geldi. Şöyle ki klibi izlerken ilk on saniyesinde ve son saniyelerde videoyu dondurup klip Junsu'nun mu değil mi diye teyit ettiğimi gayet net hatırlıyorum. Bakın hele eski ve yeni haline ne demek istediğimi anlayın.



Junsu'cum beni o kadar dumara uğrattı ki bir saniye önce düşündüklerimle bir saniye sonra düşündüklerim birbirinden tamemen farklı o yüzden bu yazının sonu nice olur bilmem, bunu baştan söyleyimde sonra bu kız ne zırvalıyor demeyin:)

Bizim oğlandaki büyük değişim ile ilgili klip üzerinden devam edelim. Junsu'ya farklılık yarat, kendini yenile demişler yada kendi istedi bilemiyorum ama değişimin dibine vurmuş. Mesela klipte girmediği tip kalmamış! Eğer isterse şirin kişiliğinden sıyrılıp ne kadar renkli bir kişilik olabileceğini kanıtlamaya çalışmış heralde. Gereklimiydi yada olmuş mu tartışılır. Ama bu işi kıvırmış mı kesinlikle. Bunun en basit örneğini videonun yayınlandığı daha ilk günden bütün ilgili sitelerde hızla yayılmasını gösterebiliriz. Belki kpop videolarını yeni izleyen biri için bir anlam ifade etmiyor olabilir ama az buçuk kpop kültürü olan biri için hele de JYJ açısından ne kadar fark yarattığı gayet iyi anlayacaktır. Klip bir çok yönden o kadar profesyonel ki, mesela şu yandaki sahne. Siz hayatınızda hiç bu kadar sevimli bir o kadar da hüzünlü bir kız gördünüz mü?

Sırf bu küçük kare için bile bu yazıyı yazabilirdim. Sitelerde aylak aylak dolaşırken bir sürü yoruma rast geldim. Bir çok kişi bu kızın ne kadar güzel olduğundan falan bahsetmiş! O arkadaşlara burdan duyurulur ''canlar bu sevimli velet pardon kız bizzat Junsu'nun kendisidir eheh:))'' Yorumları okurken çok eğlendim ya sonra da tumblr da şu gifi görünce sesli bir kahkaha attım.

Hero yaa:)))
O kendine has dudaklarıda olmasa bende tanımazdım ya neyse... Ama itiraf edin çocuk çok güzel bir yoca olmuş dimi ama:) Bu kadarı sizi kesmediyse albüm için çekildiği resimlerle devam edeyim;




(Not: 1gün sonra kaldığımız yerden devam...)

Junsu'nun yeni tarzı bilemiyorum sanki kendine bir beden büyük gelmiş gibi tabi önyargım yüzünden de böyle düşünüyor olabilirim. Zira Junsu bu kliple büyük bir farklılık yarattığı aldığı yorumlardan anlaşılıyor. Bir grup üyesine göre çok ses getiren bir çalışma olmuş. Şu andaki durumlarını göz önünde bulundurursak JYJ, BigBang grubundan bile daha üst sırada benim için. Bu kıyasalamayı ister istemez yapıyorum çünkü BigBang grubuna ve yeteneklerine büyük saygı duyuyorum ama JYJ'nin azmine ise hayramın. JYJ grubunun bütün üyeleri eski şirketlerinden ayrıldıklarından beri dur durak bilmeden çalışıp durdular ki hala da didiniyorlar. Park Yoochun hala devam etmekte olan Rooftop Prince adlı dizide gümbür gümbür oyunculuğunu döktürüyor, Kim Jaejoong Dr Jin isimli yeni başlayacak bir tarihi dizide oynayacak, Kim Junsu ise şarkı söylemeyi seçerek mis gibi bir albüm çıkardı. Bütün bu çabalarına rağmen hala grubun önüne taş koymaya çalışıyorlar. Junsu'nun güzelim şarkılarını ki klip konusunda her ne kadar kararsız olsam da şarkılar on numara gelen bütün yorumlarda aşağı yukarı böyle ama buna rağmen şarkıları müzik listelerinde birincilik şurda dursun listeye almıyorlar bile! Yazık... O kadar zaman geçti ama hala yavrularımla uğraşıyor pislikler:( Bütün bunlara rağmen grup inatla hep ileriye bakıyor ya işte diyorum be JYJ'yi sırf bu yüzden sevebilirim;)

Sonuç olarak Junsu'nun yeni halini tam olarak sindirememiş olabilirim ama bu çocuğa değişim şarttı üzerine yapışan sevimlilik abidesi görüntüsünden ve devamlı slov şarkılar söyleyen kadife sesli şarkıcı rolünden eminim ki o da çok sıkılmıştı. Bu kadar köklü bir değişiklik hepimizi şaşırtsa da hepkes amacına ulaşmış gibi görünüyor. Şu anda her yerde Fantastic Junsu'nun haberleri dolaşıyor:) Tamam bazı şeyler abartılmış ama yinede ben beğendim arkadaş! Özellikle de şarkıları ayrı bi beğendim tamam bu çocuk slov şarkıları güzel söylüyor ama araya farklı sesler, yeni tarzlar serpiştirmesi çok daha güzel olmuş. Bu arada ben bu çocuğa sarı saçın kendisine ne kadar yakıştıını söylemişmiydim:)

Beni kendi halime bıraksalar kafamı toplayım Junsu hakkında çok daha uzun yazabilirim ama yarın sunumum var ee hocacıkıma da kalkıp JYJ'yi anlatamayacağıma göre şimdilik burda bırakıyorum. Albümdeki diğer şarkılara sıra gelmedi yahu, neyse onları da başka bir yazıda üstünden geçeriz. Bu arada albümde 12 adet şarkı olduğunu söylemeyi unuttum. Hemen onlarıda yazıp ufaktan kaçıyorum. Başka bir yazıda görüşmek üzere;)

Albümdeki şarkılar




11.05.2012

Şarkı Molası - 3

 
Uzun zamandır bişeyler izlemekten ziyade genellikle şarkı dinliyorum. En son Şarkı Molası (1-2)'nı yayınlayalı baya olmuş, hazır sevdiğim şarkılar da birikmişken bu listeyide paylaşmak istedim.
Hatırı sayılır dört-beş grup haricinde diğer grupların bütün şarkılarının dinlemem doğal olarak. Ama en azından bir tanecikde olsa şarkısını dinlemediğim grup yok gibidir, yani ben adama grubuna göre değil şarkılarına göre muamele ediyorum:) Söyledikleri bir şarkıyı sevdiysem sırf o şarkı için seviyorumdur hepsi bu. Tabi hastası olduğum gruplar hariç, onların bütün şarkılarını dinlemeye çalışırım (JYJ, FT Island, T-ara, BigBang, Kat-tun...) O yüzden bu liste biraz karman çorman olacak ona göre. Neyse işte vakti zamanında kulağıma takılan ve kaydettiğim şarkıların birazını sıralayayım hemen.

***
G.NA - I Already Miss You

***
Super Junior - Way


Grubun Bonamana'dan sonra sevdiğim bir diğer şarkısı Way.

***
Kyuhyun (Super Junior)- How to break up


Kyu'nun sesini çok sevdiğimi bilmeyen kaldı mı acep:)

***
Yesung (Super Junior) - Love Really Hurts


Bu çocuğu yeni keşfettim desem:) Son zamanlarda baya gözüme takılır oldu izlediğim videolardaki en eğlenceli kişilik Yesung. Sesi de güzelmiş dimi ama, tuttum bu çocuğu:))

***
 Oran G -Mayday (Fugitive Plan B)


Fugitive Plan B dizisini izlemedim ama bu şarkıyı pek bi sevmiştim hala da dinlerim.

***
Nine Muses - Give Me (Prosecutor Princess)


***
Navi (ft. K.Will) - We Really Did Love Each Other


K.Will şarkısı paylaşmazsam olmazdı zati. Ama ben bu adamın düet şarkılarını daha çok seviyorum galiba onu farkettim O_o

***
FIX - Please Don't Say


***
Young Gun - Must Let You Go


 ***
Kim Jae Joong (JYJ) -  I'll Protect You (Protect the Boss)



***
BigBang - Cafe


 Bu şarkıda özellikle de G-Dragon'un ses tonlaması çok hoşuma gidiyor. Çocuk sesini istediği gibi şekillendiriyor bence şarkıcılar için bu en önemli yeteneklerden biri...

***
Ayna - Gemiler Sapasağlam


Araya bi tane de Türkçe şarkı ekleyelim dimi.
Lise yıllarında ne kadar çok dinlerdim Ayna grubunu, hey gidi günler hey... 


İnsana bi gram yazma isteği gelmez mi arkadaş!!
Çok şey yazmak istiyorum ama kalem oynatamıyorum. 
Yine depresif günlerimden birini yaşıyorum sanırım yakında düzelirim:)
Şimdilik benden bu kadar,
bir diğer Şarkı Molası'nda görüşmek üzere...

6.05.2012

Taeyang - Sushi'nin en tatlı hali:)


Her ne kadar hala tam olarak adını koyamasamda bende Vip alemine adım atmış bulunmaktayım. BigBang grubunu önceleride dinliyordum ama üstünkörü... Şimdi ise grubu araştırdıkça, dinledikçe, hakkındaki yazıları okudukça ne kadar yetenekli ve sağlam bir grup olduğunu anlıyorum.

BigBang'e tam anlamıyla sardım saralı grup hakkında kapsamlı bir yazı yazmak istiyordum ama durmadan ertelemek zorunda kaldım. Ertelememdeki bir diğer neden ise grup hakkında daha çok şey öğrenmek istemem. Boş kaldığım her an BigBang hakkında bilgi toplamaya çalışıyorum, bilgisayarımda kocaman bir dosya bloğa aktarılmak için beni bekliyor. Ama buna rağmen istediğim çoğu bilgiye hala ulaşamadım, yani bu kadar başarılı bir grup hakkında neden bu kadar az yazı var ki? Hımm sanırım bu televizyon programlarına çok az çıkmalarından kaynaklanıyor. Zati adamların reklama ihtiyacı yok ki, bir tek şarkı söylemeleri olay olmaları için kafi...

Grup hakkında yazımı şu sıralar yazamıyorum ama en azından her gün ilaç niyetine izlediğim bir video paylaşmak istedim. Bundan sonra bloğumda küçük çaplıda olsa BigBang yazıları ve şarkıları paylaşıcam. Özellikle de çalışkanlığına hayran olduğum G-Dragon ve yeteneğine hasta olduğum Taeyang hakkında;)

Bunlardan ilkiyle başlıyorum. Bu klibi kime izlettirdiysem aynı tepkiyi aldım, bayıldılar!  En önyargılı insanlar bile hasta oldu Taeyang'a. Her ne kadar rakiplerimi arttırıyorum diye kendime kızsamda arkadaşlarımın önyargılarını kırmak mutlu ediyor beni. Başkasını şu sahneye koysalar ve dans ederek yemek yap deseler en azından insan bir durup düşünür ama Taeyang da bir gram duraksama yok. Cidden dans konusunda çok yetenekli biri, başka kim bir yemeği bu kadar tatlı yapabilir ki! Ne kadar yaratıcı olduğunu sırf grup arkadaşlarının dansın sonundaki yüz ifadelerinden bile anlabilirsiniz. Taeyang çok fena göz hapsindesin ona göre;)

İşte Taeyang'ın Sushi dansı izleyelim keyfimiz yerine gelsin^^


Hele de o sondaki gülüşü yok mu...
Bu yaştan sonra fangirl yapcak bu çocuklar beni:)

Not: BigBang grubu İtalya'da düzenlenen ödül töreninde En İyi Hayran kategorisinde ödül kazandı. Bir çok ünlü ismin yer aldığı kategoride BigBang sadık Vip'leri sayesinde birinciliği göğüsledi... Tebrikler BigBang;)

Rooftop Prince- Çatı Katı Prensi



Bir dizi insanı bu kadar mı kendine bağlar arkadaş! Son zamanlar da deli gibi takip ettiğim dizi Rooftop Prince yani Çatı Katı Prensi...(옥탑방 왕세자)

Son zamanlarda blokla ilgilenemediğim farkındayım ama bu sevilesi diziyi bloğa yazmazsam içim rahat etmezdi. Zira diziyi o kadar çok sevdim ki başka bişi izleyemez, okuyamaz, takip edemez oldum. Rooftop Prince 2012 yapımı ki bence bu yıla şimdiden damgasını vurdu, 20 bölümlük, romantik-komedi-fantastik tarzında şeker bir dizi. Kısaca Rooftop Prince eskiyle yeninin günümüze uyarlanmış en eğlenceli hali diyebiliriz.

Hemen kısacıkta olsa konusunu anlatayım: Joseon prensi Lee Gak (Micky Yoochun) öldürülen(!) veliaht prensesin katilini bulmak için, kendi alanlarında yetenekli olan üç adamıyla birlikte bu şüpheli ölümün arkasındaki sırları araştırmaya başlar. Bu esnada prens ve üç adamı zamanda 300 yıllık bir yolculuk yaparak günümüze gelirler. Kendilerini Pak Ha (Ha Ji -Min)'nın çatı katında bulurlar asıl komedide bundan sonra başlar. Günümüze geldiklerinde prensese tıpatıp benzeyen Se Na ile karşılaşırlar. Se Na aynı zamanda asıl kızımız olan Pak Ha'nın üvey kardeşidir, eski zamanda ise öz kardeşlerdi. Yani çoğu karakterin günümüzde bir kopyası var diyebiliriz.
 
Oyuncuların bazıları iki faklı zamanda farklı karakterleri canlandırdıkları için başta karışık gelebilir ama diziyi izledikçe taşlar yerine oturacaktır;) Karakterleri reimlerle anlatmak gerekirse:

*****
  • Micky Yoochun (Prens Lee Gak = Tae Yong)
Tek istediği prensesin katilini bulmak olan Prens Lee Gak bir anda kendini
üç yüz yıl sonrasında bulmuştur. Bir taraftan yeni dünyasına uyum sağlamaya çalışırken bir taraftanda sevdiği kadın için öücadele etmeye devam edecektir. Şaşkın bir o kadar da grurlu prensimiz bakalım daha ne kadar bizi güldürmeye devam edecek:)

Micky oynadığı diğer dizilerde de gayet başarılı bir grafik çıkarmıştı. Ama bana kalırsa mimiklerini en çok kullandığı yapım bu dizi oldu. Canlandırdığı karakter tek kelimeyla harika, bayıldım! Birbirinden farklı duyguları aynı anda seyirciye verebilmek kolay olmasa gerek ama Micky bu rolün altından gayet güzel kalktı diye düşünüyorum.
Bizim şebelek oğlana not: İlk defa sana bu kadar övgü yağdırdım Micky gözümde ne kadar başarılı bir grafik çizdiğini sen hesap et artık:)

***
  • Ha Ji Min (Bu Yong = Pak Ha)
Pak Ha'yı tek kelimeyle özetlemek gerekirse ''bahtsız bedevi'' derdim heralde. O kadar şanssız bir kız ki oturup sinirden ağlasa yeridir. İki kez mutluluğun kıyısından dönmüş ve kaderi her seferinde değiştirildiği için hep yalnız mücadele etmiştir. Bütün bunlara rağmen tuttuğunu koparan, güçlü biridir.

Ji Min'i Capital Scandal adlı diziden tanıyorum. Daha doğrusu ordaki saçı ortadan ikiye ayrılmış kadınla burdaki kadının aynı kişi olduğunu sonradan farkettim. Nedendir bilmem benim için büyük şok oldu, sanırım Capital Scandal da sevmemiştim kadını ondandır heralde. Bu dizide Pak Ha rolüyle göz dolduruyor Ji Min, bazen karaktere uyuz olsamda genel olarak sevilesi bir oyunculuk ortaya çıkmış.

***
  • Jung Yoo Mi (Prenses Hwa Yong = Hong Se Na)
Yeşilçam izleyen teyzeler gibi bende başlıcam şimdi bu kadına '' Cadııııı! Sen nasıl bişeysin böyle yahu, insanın söylediği beş cümleden en azından biri doğru olmaz mı hiç. Cık cık cık... Birde abla olacak ama nerde. Aklı fikri yalanda dolanda...''

Ben bu kadına bu kadar uyuz olduğuma göre ya Yoo Mi güzel oynuyor yada Se Na karakteri cidden uyuzun önce gideni:)

***
  • Lee Tae Sung (Yong Tae Moo)
Tae Moo sözde Tae Yong'un kuzenidir ama Tae Yong'un kuyusunu kazanların başında gelir kendileri. Aynı zamanda Se Na'ya hastalık derecesinde aşıktır. (Zati birbirinizden başka kimse almaz sizi, tencere kapak misali gül gibi geçinip gidin. İnsanların hayatını zehir etmeyin artık yahu. ) Tae Moo hayatı ömrümde gördüğüm en güçlü adamdır bir parmağıyla vurduğunda sakat kalırsınız, sol eliyle dokunduğunda komaya girersiniz, eee artık yumruk attığında kurtuluşunuz yok demektir. Dizide bu güçlü özelliğini kuzeninin üzerinde baya gösterdi izleyin görün:))

*****
İlk bölüm bir nevi dizye giriş olduğu için ve eski-yeni zamana gidiş yapıldığı için biraz sıkıcı gelebilir. Merak etmeyin daha ikinci bölümden dizinin tiryakisi olucaksınız en azından ben oldum:) Her bölümü ayrı bir komedi helede dört kafadarın yeni dünyaya uyum sağlama süreçleri tam curcuna. Bu sefer kararlıyım diziyi deşifre edecek pek bişi yazmıcam o yüzden üstün körü geçiyorum. Tabi aklıma gelen bir çok sahneyi yazamadığım içinde bu yazıda daha çok resimlerden yararlanıcam. Mesela prens ve üç  adamının zaman içindeki değişimleri aynen şu şekilde;

Her ne kadar daha çok başroldeki oyuncular hakkında yazsamda en az onlar kadar övgüyü hakedenler prensin kendi gibi deli üç adamı.  Özellikle de Choi Woo Shik oyunculuğuna hayran oldum. En komik sahnelerde bile sert yüz ifadenden bi gram bile ödün vermiyorsun ya helal olsun. Acaip iyi iş çıkartıyorsunuz çocuklar aynen devam!


Jung Suk Won- Woo Young Sul (yeşilli)
Choi Woo Shik- Do Chi San (kırmızılı),
Lee Min Ho- Song Man Bo(mavili)


Kaliteli aynı zamanda eğlenceli bir dizi izlemek istiyorusanız bu diziyi şiddetle öneririm. Ben şu anda dizinin büyük bi bölümünü izledim ve harika bir tempoyla ilerliyor. Genelde koreli senaristler tadında ilerleyen bir çok diziyi batırıyorlar ama bu dizi berbat edilemeyecek kadar güzel. İzleyinnn canlar pişman olmayacaksınız;)

Not: Resim ve gifler alıntıdır...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...